14 Ekim 2024 Pazartesi

DEM Parti Kadın Meclisi: 2025'i barış yılı yapacağız

"Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız" kampanya deklarasyonunu açıklayan DEM Parti Kadın Meclisi, "2025 yılını kadınlar barış yılı yapacak" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, partinin Ankara'da bulunan genel merkezinde "Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız" kampanyasının deklarasyonunu açıkladı.

Deklarasyon metnini okuyan DEM Parti Diyarbakır milletvekili Sevilay Çelenk, dünyanın her yerinde otoriter yönetimlerin savaşları bir beka sorununun sonucu olarak göstermeye ve meşrulaştırmaya çalıştığını belirtti.

'GÜÇLÜ BİR SAVAŞ KARŞITI HAREKETİ ÖRGÜTLEME GEREKLİLİĞİ KAÇINILMAZDIR'
"Bugün dünyanın her yerinde yeniden bir topyekun savaşa sürüklendiğimiz hissiyatı güçlenir ve bu yöndeki emareler çoğalırken, kaçınılmaz olan tek şey güçlü bir savaş karşıtı hareketi örgütleme gerekliliğidir" diyen Çelenk, şöyle devam etti: "Suriye'de 13 yılı geride bırakan iç savaş döneminden, Şengal'de yaşanan ve 75. ferman olarak anılan IŞİD'in Ezidî Soykırımından sonra ya da Rojava'da yaşanan katliamlardan sonra da savaşın ve çatışmaların sonu gelmiyor. Bundan da öte, Kürt sorununun bir çözümsüzlüğe sıkıştırılmak istendiği ve Kürtlere savaşın dayatıldığı da hem Türkiye'de hem Ortadoğu coğrafyasında yaşanan bütün çatışmalarda açıkça görülüyor. Son olarak Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaş süreci gibi, İsrail-Filistin savaşı ve Gazze'de ve Lübnan'da yaşanan korkunç katliamlar da bu çıkar mücadelesinin çapını ve ölçeğini genişletti."

Kürt sorununda çatışmanın cumhuriyet dönemine yayıldığını, özellikle son 40 yılda kısa süreli bir müzakere süreci deneyimi dışında kesintisiz bir hal aldığını belirten Çelenk, "Kürt sorununda -onurlu bir barış için- 2013-2015 tarihleri arasındaki Çözüm Sürecinde olduğu gibi tarihsel muhataplıkları dikkate alan ve muhatapların sözünü işitilir kılan bir müzakere süreci elzemdir. Bu hakikate rağmen, bugün İmralı'da ulusal ve uluslararası mevzuata ve insan haklarına tümüyle aykırı şekilde tam iletişimsizlik koşullarında bir tecrit pervasızca sürdürülüyor" dedi.

'SAVAŞIN SONUÇLARI HAYATIN HER ALANINI ETKİLİYOR'
"Uluslararası toplum ve uluslararası örgütlenmeler, Kürt sorunu etrafında Türkiye'de ve Ortadoğu'da yaşanan hak-hukuk ihlallerine karşı bir yanıt üretemediği gibi, güçlü bir savaş karşıtı hareketin gelişmesine de yardımcı olmuyor. Egemen devletler, Türkiye'den Avrupa ve ABD'ye, İran'dan Rusya ve Çin'e bu topraklarda kendi çıkarlarını gerçekleştirmeyi ve korumayı her şeyin üstünde tutuyor" diyen Çelenk, bu çatışmalı süreçlerin ürettiği şiddetin ırkçılık, yoksulluk gibi hayatın her alanını etkileyen sonuçları olduğunu belirtti.

"Emek sömürüsü alanında ise savaş hâlinin bir beka ve güvenlik sorununu gündemde tutarak her tür toplumsal itirazı, toplantı, gösteri özgürlüğünü ve en başta ifade özgürlüğünü geri plana itmesi, grev gibi sendikal hak taleplerini kriminalize etmesi de aynı doğrudan etkiler kapsamındadır. Savaş ve çatışma bölgelerindeki yerlerini yitirmiş, yerinden yurdundan edilmiş nüfusun kitlesel göçü, göçün çoğu zaman ölümcül koşullarda gerçekleşmesi, göçmenler ve mültecilerin sığındıkları ülkelerde maruz kaldıkları dışlama ve ırkçı saldırılar da savaşın dehşet verici hakikatinin ayrılmaz bir parçasıdır" diyen Çelenk, kadın cinayetleri ve çocuğa yönelik şiddetin de bu bağlamın dışında ele alınamayacağını söyledi.

'KADINLAR VE ÇOCUKLARIN HAYATINDA ONARILAMAZ SONUÇLAR YARATIYOR'
Savaşlarla gelen insani ve maddi yıkımın kadınların ve çocukların hayatında uzun vadeli olumsuz ve onarılamaz sonuçlar yarattığını ifade eden Çelenk, kadınların savaşlarda çok daha özel biçimlerde saldırıya uğradığına dikkat çekti.

Çelenk, şöyle devam etti: "Kadınların da gerek özel gerek toplumsal yaşamlarında bu duruma karşı ürettiği ve çoğu zaman başka yolların tüketilmesinden kaynaklı öz savunma gibi mücadele yöntemleri söz konusudur. Bu da savaş ve barış ile ilişkili üzerinde düşünülmesi gereken bir başlığı oluşturur. Özel yaşamlarında bu noktaya itilen kadınlar arasında Çilem Doğan ve Nevin Yıldırım ilk akla gelen isimlerdir. Rojava'da IŞİD barbarlığına karşı savaşan kadınlar da bu anlamda IŞİD'le mücadelede kadın savunması olarak mücadelenin önemli ve öncü bir gücünü oluşturmuştur. Bu nedenle sadece savaşın mağdurları olarak değil, kadınları, mücadeleyi ve savaşı geriletmek ve barışı inşa etmek için pozisyon alan aktif özneler olarak ayırt etmek de çok önemlidir. Aynı zamanda barış inşasında kadınların aktif rol almasının önemi de savaşın yaşandığı her bağlamda yeniden vurgulanmalı ve açıklanmalıdır."

'BARIŞ İHTİYACI HİÇ OLMADIĞI KADAR GÜÇLÜ'
Yakın tarihte barış ihtiyacının hiç bugün olduğu kadar güçlü olmadığını söyleyen Çelenk, şöyle devam etti: "Bu perspektif doğrultusunda DEM Parti Kadın Meclisi olarak, 'Özgür ve Eşit Yaşamda Israrcıyız, Savaşlara Karşıyız!' başlıklı kampanyamızı başlatıyoruz. Kadınların barış talebini en güçlü şekilde dile getirmek ve güçlendirmek; savaşın kadınlar, çocuklar, dezavantajlı hayatlara mahkum edilmek istenen tüm kesimler üzerindeki yıkıcı etkilerini görünür kılmak ve küresel barışın tesis edilmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla, uluslararası toplumla ve Türkiye'deki ilişkili tüm kesimlerle, sivil toplum alanındaki kadın, çocuk, emek, ekoloji ve LGBTİ+ örgütlenmeleri, yerel yönetimlerimiz ve il teşkilatlarımızla farklı alanlarda temaslar ve ağlar kurarak barışın sesini yükseltmek istiyoruz. Önümüzdeki 6 aylık süreçte bu çerçevede ulusal ve uluslararası panel ve konferanslar düzenleyerek, atölye çalışmaları yaparak ve medyada savaş karşıtı metinleri ve görsel içerikleri çoğaltarak güçlü bir savaş karşıtı çaba ortaya koyacağız."

2025 yılını barış yılı ilan etmek istediklerini belirten Çelenk, "Başta Diyarbakır ve İstanbul olmak üzere birçok ilde, 2025'te, tüm yıla yayılan atölyeler, buluşmalar, halk festivalleri, barışa ses verecek etkinlikler, üretimler planlayacağız. Bu ülkenin antimilitarist, sosyalist, feminist, ekolojik birikiminden ve Kürt halkının görkemli mücadele deneyiminden yararlanacağız ve barış yılında en güçlü biçimde 'Savaş değil barış kaçınılmazdır' diyeceğiz. Bir yıla yayılan bu etkinlikler süresince, ülkenin her yerinden savaş karşıtı bir sesi bütün dünyaya duyuracak ve birlikte yükselteceğiz! 2025 yılını kadınlar barış yılı yapacak!" dedi.